12 Mart 2015 Perşembe

"Montage of Heck" Kurt Cobain'in Yeni Belgeseli ve ben




Ben 12 yaşındayken keşfetmiştim Nirvana'yı. 14-15 yaşlarımdayken ise iyice nüfuz etmişti beynime, ruhuma. Nereden bilirdim ki gençlik yıllarıma, o ergen dönemlerime yön verecek, beni farklı alemlere sürükleyecek, melankoliyi öğretecek, acıyı tattıracak, hüzün kelimesini ruhuma şırınga gibi işleyecek, kara şiirlerime damar olacak, o masmavi içini gösteren buğulu gözleri, altın sarısı saçları ve çatallı sesiyle haykırışım olacak kişinin Kurt Cobain olacağını...

Nihilizm kıyılarında soluklanmama neden olan "hayatımın aşkı"nı bulduğumda zaten kaybetmiştim ne yazık ki, çok gençti, daha 27sindeydi. Ölümü seçmesine içerledim, kızdım ona. Oysa ki ben, ona ulaşmaya çabalarken o yıllarda, çekmeyen kanallarda bir taraftan anteni tutarak bir taraftan karlı görüntülerin gözlerimi uyuşturmasına izin verecek şekilde Trt-3'te "Rock Market" ya da "İzdüşüm"ü beklerdim saatlerce. Ya çıkarsa diye. O zaman ne internet var doğru düzgün ne de olduğumuz şehirde kablolu yayın vs. Eve bilgisayar ve internet hatta printer geldiğinde, kartuşu bir çırpıda bir sürü kalitesiz Nirvana ve Kurt resmi basarak bitirişlerim:)

Güç bela bulduğum tişörtleri, sweatshirtleri hep sırtımda, köşe bucak kasetlerini bulduğum, Manisa'ya taşınınca her haftasonu İzmir'e gidip kasetlerini, onun hakkında yazılmış olan kitapları, dergileri kısacası ne varsa sürekli toplayıp arşiv oluşturduğum, odamın duvarlarında ona yazılmış şiirler, onun şarkıları, var oluşları, yitişleri...

O benim Kurt'ümdü, Anneannem ve babaannemin, dedelerimin "aman bırak şu Kurt Çobanını" dedikleri biricik Kurt'ümdü işte. Onu özledim hep andım, hala anıyorum. Hala dinlediğimde o yıllarıma geri dönüyor, onu hissedebiliyorum. Çünkü uzak da olsa yakındık aslında. Öyle bir etkisi vardı onun ve müziğinin.

Oduncu gömlek, çizgili kazak, yeşil hırka, dağınık saçlar ve beyaz çerçeveli gözlükleri 90'larda modaydı. "Nevermind" dedik, "Smells like teen spirit", "Molly", "Pennyroyal Tea", "Lithuim" çaldık.

Sonraları herşeyine ulaşır olduk, erken ölmesi efsane olmasına elbette çok katkı sağladı. Ama bilmem ki, biraz daha kalsa mıydı?

İşte şimdi kızı Francis Bean'in yapımcılığını üstlendiği, daha önce gün yüzüne çıkmamış Kurt Cobain görüntüleriyle ve bilinmeyen 12 dk.lık akustik bir şarkısıyla "Montage of Heck" isimli belgeseli. Yukarıdaki video da 5 Mayıs'ta Amerika'da gösterime girecek belgeselin, yayınlanan ilk fragmanı.

Neşe dolu, küçük altın saçlı çocuk,


daha fazla Nirvana için diğer yazılarım:



2 yorum:

  1. Çok duygulandım yazını okurken, çocuklukla ilk gençlik arasındaki acayip yıllarıma gittim. about a girl'ü sesimi onun gibi yaparak söylemeye çalışırdım, böyle dipten dipten, cızırtılı. Her zaman akoru bozuktu gitarının ama ben hep hasta olurdum gitar çalışına... velhasıl kerem, güzel yıllardı 90'lar, Kurt'ü hatıra bıraktı bize, daha nicelerini tabii. Eline sağlık tekrar,

    ha bu arada, bir göz at istersen:)
    http://littlefabien.blogspot.com.tr/2014/11/remember-90s.html

    selamlar Gamze
    littlefabien.blogspot.com

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. merhaba Gamze,

      bir yerlerde aynı hissiyatı paylaşan birilerinin olduğunu bilmek güzel.. Cobain kitabında "Can You hear His Love Buzz" yazardı ve ben resme yaklaşıp onu duymaya çalışırdım:) düşün artık:) o kadar vahimdim..evet güzeldi, ve anlamlı yıllardı o zamanlar.. herşeyin dibine kadar yaşandığı..

      cheers,
      Aslı

      Sil

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...