17 Ekim 2012 Çarşamba

Bugünkü sabah parçalarım

Bu sabah serviste gelirken her gün rutin olarak dinlediğimiz Nihat'ın ve ülkenin durumundan sıkılıp kulağıma taktım kulaklıklarımı... ve işte dinlediğim şarkılardan ardarda gelip beni bambaşka diyarlara götüren üçü...sırayla geliyorlar ve o şekilde dinlenmeliler:)
  • IAMX söylüyor I Salute You Christopher... Christopher Hitchens'a ithafen..


I salute you, Christopher
I salute your life
How you play the dice

Your words will live in us
Timelessly insane
Explosive, fresh, and wise

Some will just forget
Some will close their eyes
Some will turn the tide...
  • Ve PURESSENCE'den geliyor This Feeling


Forgive me
Give me one more try
You're not the only one that can make me sigh

Why don't you
Lift me
Lift me from the mire
Too busy staring cold at your magic eye

Well I get this feeling
I get this feeling
Jumbled around and round and round
Inside my mind...
  • Last but not least, üçüncü şarkımız VILLIE VALO ve NATALIA AVELON düetiyle Summer Wine... Villie'nin sesini duyunca İskandinav diyarlarına, o buzul ülkelere göç ettiğimi beni tanıyan herkes bilir..her ne kadar yazdan bahsetse de bu şarkıda, Villie'nin o can alıcı sesiyle yaptığı giriş, her defasında beni etkilemeyi başarıyor ve kendimi buzlar şatosuna atıveriyorum..her duyuşumda ayrı bir tat veriyor..vazgeçemiyorum.



Strawberries, cherries and an angel kissing spring
My summer wine is really made from all these things

I walked in town on silver spurs that jingled to
A song that I had only sang to just a few
She saw my silver spurs and said let's pass some time
And I will give to you...summer wine
Oh..oh..oh...summer wine

9 Ekim 2012 Salı

In Utero'dan..

Scentless Apprentice...


sızdırdığım gaz buharı parfüme dönüşüyor
Beni yakamazsınız çünkü ben çekildim
Ateşe at beni ve hiç bozulmayacağım"

Frances Farmer Will Have Her Revenge on Seattle...


"Onun yabancı şahitliğinde, umarız hala bizimlesindir
Yüzüyorlar mı, boğuldular mı görmek için
Gözde hastamız, bir sabır örneği
hastalıkla kaplanmış Puget-Sound"

Heart Shaped Box


"Zayıf olduğumda beni bir balık gibi süzüyor
Senin kalp şekilli kutunun içindeyim bir haftadır
Batak katran çukuru tuzağında boğulmuşum
Karardığında kanserini yiyebilseydim keşke
Nefret
Doruk
Yeni bir şikayetim var
Para etmez öğüdüne sonsuza dek borçlu
Öğüdüne"


Kaynak: Teenage Duvar Notlarım..Bölüm 4..

8 Ekim 2012 Pazartesi

Chris Cornell dedi ki..


Sanırım ben yanıtı biliyorum
Ben tökezledim ve tüm dünya yıkıldı
Ve tüm gökyüzü sustu
Cam gibi kırıldı ve yavaşça yere döküldü
Derler ki eğer iyi ararsan
Eve dönüş yolunu bulursun
Kimsesiz doğmuş
Ve yalnız ölmeye mahkum..

...Chris Cornell'dan Kurt Cobain'e ölümünden sonra...



Kaynak: Teenage duvar notlarım..Bölüm 3.

5 Ekim 2012 Cuma

Günün incisi: Metallica'dan To Live Is To Die ..


TO LIVE IS TO DIE
İnsan yalan söylediğinde dünyanın bir parçasını öldürür
Bunlar insanların yanlışlıkla yaşamları sandığı solgun ölümlerdir
Bütün bunlara tanık olmaya daha fazla dayanamıyorum
Kurtuluşun Krallığı beni evime götürmez mi?

Kaynak: Teenage duvar notları bölüm 2:)

4 Ekim 2012 Perşembe

Tribute to Kurt Cobain..// Duvarımdaki Kurt Cobain'e...


Geçen gün bazı şeyleri atmak koşuluyla giriştiğim bir kitaplık toplamasında karşılaştım Kurt Cobain-Nirvana günlüklerimle...o günlerime, teenage zamanlarıma geri götürdü beni o küçücük kağıt parçalarına renkli kalemlerle yazıp soyut çizimlerle süslediğim nihilizm kokan kısa metinler, şarkı sözleri, acı çeken dizeler..

gençlikte daha doğrusu ergenlikten hemen sonra bizi genelde amaçsızlığa, hiçliğe iten nedir merak ediyorum. O zaman asisindir, kalıplara karşısındır, sürekli isyan eder ruhun, beynin..her düzene her-izm'e şüpheyle yaklaşır, sorgular ve sonunda da bir hiçliğe nihilizmin ta kendisine kapılırsın..80'lerde doğmuş, 90lı yıllar gençlikleri genelde Nirvana ile başlardı bu başkaldırışa, 90lara damgasını vurmuş grunge akımından nasibini fazlasıyla almış gençlerdik hepimiz.. 90lar gerçekten de "Smells Like Teen Spirit" zamanlardı.Kurt Cobain'in çatallaşmış sesiyle kendi duygularını açığa çıkarmak, duvarlarını onun genelde acı çeken portreleriyle süslemek, yeşil salaş örme bir hırka çekmek üzerine, beyaz çerçeveli güneş gözlükleri takıp oduncu gömlekler veya çizgili tişörtler giymekti..

Nirvana'nın albümlerini almaktı İzmir Kelepir kitabevinden, sırasıyla..ve her defasında büyük heyecanla içini dışını inceleyip mutlu bir şekilde eve dönmekti dinlemeye can ata ata..sonra gitarda onun şarkılarını tıngırdatmaya çalışmak ve sessizce mırıldanmaktı güzel olan. Öldüğünde onun için yas tutmak, hayatının merkezine koyup nasıl öldüğünü araştırıp teoriler geliştirmek sonra şarkı sözlerini incelemeye başlamaktı benim için özel olan..O dönemlerde "Blue Jean"in arka sayfalarındaki okur mektuplarına kadar her yazılanı okumak ve Kurt Cobain'i duyduğunu söyleyen kıza "saçma" ile karışık garip duygular beslemek " keşke ben de duyduğuma inansam, görsem" demek, Radyo 5'te Courtney Love şarkı söylerken Kurt Cobain'in ruhunun da gelip onunla şarkı söylediğine dair söylemler duymaktı garip olan.. inanmak istemekti içindeki boşluğu doldurmaya çalışarak Kurt Cobain'e, sesine, stiline, şarkı sözlerine ve en önemlisi müziğine tutunmak ve tutulmaktı en güzel ve en özel olan.

Bu yazı Kurt Cobain'e ithaf edilmiş olup, teenage duvarımdaki dizelerinden birkaçının Türkçe çevirileriyle noktalanacaktır. Saygıyla...


"Oyuncak biftek, deneme eti                                    
Bak parlak taraftaki intihar
Kayıp zihniyet, senin tarafındayım"
                                        
..Milk It..


"Biliyorum bu yanlış
Ne Yapsaydım?
Boşluktayım
Yakınamam
Boşluktayım"

..On A Plain..


"Otur ve fesleğen Çayı iç
Ben kansız krallığım
Sıcak süt ve laksatiflerle ayaktayım
Kiraz tadında mide ilaçlarıyla"

..Pennyroyal Tea..


Kaynak: Teenage duvar notları..Bölüm 1.

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...