2 Haziran 2015 Salı

İz Bırakan Şarkılar - Düşmedim Daha / Umay Umay

Naylon

90'lar artık mazi oldu. Bizim ergen dönemlerimize denk gelen 90lar ayrı bir güzeldi. Her dönemin kendine has anları, anıları var elbette. Ama Türk pop müziği için değişik bir dönemdi 90lı yıllar. En çeşitlendiği ve farklı tarzların pop altında buluştuğu bir dönem.

Bazı şarkılar vardır, gündemde kalmasa da, artık hatırlanmasa da sizde iz bırakan. İşte Umay Umay'ın Düşmedim Daha'sı da öyle birşey.

Kıyamet Sen de! Kop Kopacaksan!




Üvey, zemheri gözler üvey 
Yer gök dört duvar sagır ağır ağır 
Düşmedim daha 

Ah dar sokak vurgunları 
Kaldırın düşenleri ağır ağır 
Düşmedim daha 

Ayaz vur vuracaksan hiç utanmadan 
Ey talih sen de dön döneceksen 

Gecen günün beni neden tanımadı 
Elin kolun beni nasıl saramadı 
O bendeki canı henüz yoramadı, ooof of 

Üvey, zemheri gözler üvey 
Yer gök dört duvar sağır ağır ağır 
Düşmedim daha 

Ah dar sokak vurgunları 
Kaldırın düşenleri ağır ağır 
Düşmedim daha 

Çabuk son yetim yıldız dal derinlere 
Kıyamet sende kop kopacaksan 

Gecen günün beni neden tanımadı 
Elin kolun beni nasıl saramadı 
O bendeki canı henüz yoramadı, ooof of

29 Mayıs 2015 Cuma

Bir Gecede Gelen Şöhret ve Bad Intruder Song!


Andy Warhol zamanında birgün gelecek herkes 15 dakikalığına ünlü olacak derken bunu düşünmüş müydü bilinmez ama, bir gün gelir ve 15 dakikalığına değil, 15 dakikada tüm dünyaca tanınan bir ünlü olmaya başlayabilirsiniz. İnternet öyle bir dünya medya o kadar güçlü bağımsızlığını ilan etmiş bir oluşum ki artık olaylara dur diyemiyorsunuz.

Benim çok ilgimi çeken bir olay bu Antoine Dodson olayı. Yazının geri kalanın anlam ifade etmesi için öncelikle şu ilk videoyu izleyerek başlamanız ve Antoine Dodson'un kim olduğunu anlamanız lazım. Bana ilk olarak kardeşim Merve izletmişti bu videoyu ve bizim de herkes gibi o ifadesi hoşumuza gitmişti Antoine'ın:)

Bu videoda Antoine'ın evine giren bir sapığın kız kardeşine tecavüz etme girişimiyle saldırmasının haberi var. Muhabir evin abisi Antoine ile konu hakkında roportaj yapıyor ve işte o şarkının çıkmasını sağlayan sözler 1.05. dakikada Antoine'ın ağzından dökülüyor.


Haber amacıyla kendisiyle yapılan roportajın videosu sonrası Antoine keşfediliyor ve onun bu mimikleri ve ifadeleri yaratıcı kişiler tarafından bir remixe dönüştürülüyor. Sonra ne mi oluyor? Bu videolar tıklanma rekorları kırıyor ve Antoine bir gecede gelen bir üne kavuşuyor.







Aslında videolardan birinde söylenen doğru birşey var, zenci birisinin kafa hareketlerinden konuşma stiline kadar tutun da yaptıgı mimiklerle dalga gecmekten haberin iç burkan tarafını görmeyen bir seyirci ve aslında nasıl da olayın gerçek yönünden cok ilgi çekici "entarteinment" yani eğlence kısmıyla ilgilenen bir medya söz konusu oluyor. Aslında yaşanan cok ciddi bir suça karşı gülmek.

Öte yandan bu adamın ve ailesinin yasadıgı sorunları ortadan kaldıracak bir çözüme de kavuşuyor. Bir kötülükten bir güzellik çıkıyor ortaya ki bu da aslında bu durumun önyargılı ve umursanmaz bir hal almasını bir şekilde örtbas edebiliyor. Oradaki sosyal konutlaşmaya karşın bir önlem alınmazken adamın ünlü olmasıyla ailesini daha güvenli bir yere taşıması gündeme geliyor ki bu da iyi birşey.






Ama bu bir gecede gelen şöhret inanılır gibi değil ki bu da bize internetin ve medyanın gücünü gösteriyor, aynı zamanda ileri görüşlü yapımcıların. Gergory Brothersin olayı bir rap şarkısı haline getirmesiyle işte Antoine Dodson'ın acılı bir erkek kardeşten bir rap yıldızına ve ticari bir popüler kültür malzemesi haline dönüşmesi ile karşı karşıya kalıveriyoruz.

Sonunda "Youtube star" diye bir kategori uyduruluyor. Çünkü onu koyacak ve tanımlayacak bir konsept bulamıyorlar ve "Bad Intruder" şarkısı bir anda listelerde yerini alıyor. Ve Antoine da TV kanallarında, ödül törenlerinde, çeşitli organizasyonlarda düzleşmiş fönlü saçları, pahalı çantaları, altınları ve özellikle ön plana çıkarılmaya çalışılan "gay" bir kimlikle boy göstermeye başlıyor.

Peki şarkı niye bu kadar tutuyor? Çünkü içinde toplumsal mesaj, kızgınlık, koruma duygusu, şaşkınlık, otoriteye karşı gelme ve isyan herşey var. İşin içine bir de mimikler, kafa sallanma hareketini de içeren tavırlar eklenince:)... içten, samimi ve çok doğal bir haykırış çıkıyor ortaya.

Peki bu ün nereye kadar? Tabi hızla gelen şöhret çabuk tükeniyor. Bir de bastan çizilen o gay imaj artık çok tutmuyor, herşeyi çabuk tüketen insanımız artık daha yeni şeyler istiyor ve sıkılıyor. Gündemde kalmak için ardından Antoine hetero bir yaşama dönüş yapıyor.


Bu durumda biraz doğallıktan çıkılıp yönlendirilmeye maruz kalma yok mu? Elbette var, onu ilk etapta gay olarak çıkarmak istediler çünkü daha dikkat çekiciydi. "Fancy" idi. İçindeki feminenliği az da olsa yakalayan bir beyin onun hareketlerini kontrol etti. Ama herkes sıkıldı ve yeni birşey gerekti, ve Antoine bu kez dine dönmüş, sağlıklı "normal" bir yaşam süren bir aile babası olarak insanların karşısına çıktı.

Yorum sizin:) kapanışı tabi ki meşhur "Bad Intruder Song" ile yapacağız, ki dinlemeyenler de dinlemiş olsun:) Eşlik etmeniz için sözleri de var:) Buyrunuz..



20 Mart 2015 Cuma

Güzel Adamlar Güzel Gruplarla Güzel Şarkılar Söylerler

Şarkı Güzel, Adam Güzel, Tema güzel, daha ne olsun! // Beautiful Song, Beautiful Man, Beautiful Theme!

Arcade Fire:We Exist Featuring Andrew Garfield



Bilenler bilirler, Arcade Fire gözbebeklerimdendir.Ayrı bir severim onların tınısını. Kendimi yakın hissetmediğim şarkıları da hemen hemen yok gibidir. Zamanında beni onlarla tanıştıran tearunited ve prozaktif arkadaşlarımın etkisi büyüktür bu sevgide:)

Bugünün şarkısı ve video klibi Arcade Fire'dan gelsin istedim. Parçanın adı "We Exist". Teması çarpıcı, toplumsal mesaj çok açık ve yerinde. Başrolde The Amazing Spider Man 'den tanıdığımız ve gönlümde hem o sevimli halleriyle hem de garip albenisiyle taht kuran Örümcek adamımız, The Imaginarium of Doctor Parnassus'un sevgili Anton'u Andrew Garfield.


Bu adam bu şarkıda daha da mı güzelleşmiş ne?

Andrew Garfield

Arcade Fire

16 Mart 2015 Pazartesi

Geçmişten Cinsiyetçi, Yasaklanılası Reklamlar // Sexist Vintage Ads to be Banned

Geçmişteki reklamları kimi zaman sosyal medyada görür, hatırlar ve gülümseyerek anarız. Bizi o eski güzel yıllara götürür, geçmişimizi, o dönemlerdeki bugüne kıyasla daha masum zamanlarımızı anımsatır.

Peki o reklamlar bu kadar da masum muydu? O dönemlerde pek de anlamadığımız ama bilinçaltımıza reklamlar aracılığıyla sokulan o içselleştirilmiş rollerimizin farkında mıydık? O şekilde büyüdük ve alternatifini bilemedik bile.

İşte o tüm dünyayı saran cinsiyetçi; özellikle kadının toplumdaki statüsünü erkeğin arkasına düşürmeye çabalayan, bunun altını daha da fazla çizen bakış açısıyla yayımlanmış bazı "vintage" reklamlar..


1.BİR KADINI ÖLDÜRMEK HER ZAMAN MI YASAL DEĞİL?




2.ENDİŞELENME SEVGİLİM, BİRAYI YAKMAMIŞSIN YA!



3.EVDE BİRYERLERDE BİR KIZ OLMASI GÜZEL.




4.ONU NEREYE AİTSE ORADA TUTUN.



5.ONA BURANIN ERKEĞİN DÜNYASI OLDUĞUNU GÖSTERİN.



6. KARINIZ NE KADAR FAZLA ÇALIŞIRSA O KADAR TATLI GÖRÜNECEKTİR.




7. EĞER KOCANIZ DUYACAK OLURSA!




8.YÜZÜNE ÜFLEYİN, SİZİ NEREYE OLURSA TAKİP EDECEKTİR.



9.ŞEF HERŞEYİ YAPIYOR AMA PİŞİRMEK, EŞLER BUNUN İÇİNDİR.



10.ÇOĞU ERKEK "AKILLI MI?" DİYE DEĞİL, "TATLI MI?" DİYE SORAR!




Kaynak:http://www.boredpanda.com/vintage-ads/

12 Mart 2015 Perşembe

"Montage of Heck" Kurt Cobain'in Yeni Belgeseli ve ben




Ben 12 yaşındayken keşfetmiştim Nirvana'yı. 14-15 yaşlarımdayken ise iyice nüfuz etmişti beynime, ruhuma. Nereden bilirdim ki gençlik yıllarıma, o ergen dönemlerime yön verecek, beni farklı alemlere sürükleyecek, melankoliyi öğretecek, acıyı tattıracak, hüzün kelimesini ruhuma şırınga gibi işleyecek, kara şiirlerime damar olacak, o masmavi içini gösteren buğulu gözleri, altın sarısı saçları ve çatallı sesiyle haykırışım olacak kişinin Kurt Cobain olacağını...

Nihilizm kıyılarında soluklanmama neden olan "hayatımın aşkı"nı bulduğumda zaten kaybetmiştim ne yazık ki, çok gençti, daha 27sindeydi. Ölümü seçmesine içerledim, kızdım ona. Oysa ki ben, ona ulaşmaya çabalarken o yıllarda, çekmeyen kanallarda bir taraftan anteni tutarak bir taraftan karlı görüntülerin gözlerimi uyuşturmasına izin verecek şekilde Trt-3'te "Rock Market" ya da "İzdüşüm"ü beklerdim saatlerce. Ya çıkarsa diye. O zaman ne internet var doğru düzgün ne de olduğumuz şehirde kablolu yayın vs. Eve bilgisayar ve internet hatta printer geldiğinde, kartuşu bir çırpıda bir sürü kalitesiz Nirvana ve Kurt resmi basarak bitirişlerim:)

Güç bela bulduğum tişörtleri, sweatshirtleri hep sırtımda, köşe bucak kasetlerini bulduğum, Manisa'ya taşınınca her haftasonu İzmir'e gidip kasetlerini, onun hakkında yazılmış olan kitapları, dergileri kısacası ne varsa sürekli toplayıp arşiv oluşturduğum, odamın duvarlarında ona yazılmış şiirler, onun şarkıları, var oluşları, yitişleri...

O benim Kurt'ümdü, Anneannem ve babaannemin, dedelerimin "aman bırak şu Kurt Çobanını" dedikleri biricik Kurt'ümdü işte. Onu özledim hep andım, hala anıyorum. Hala dinlediğimde o yıllarıma geri dönüyor, onu hissedebiliyorum. Çünkü uzak da olsa yakındık aslında. Öyle bir etkisi vardı onun ve müziğinin.

Oduncu gömlek, çizgili kazak, yeşil hırka, dağınık saçlar ve beyaz çerçeveli gözlükleri 90'larda modaydı. "Nevermind" dedik, "Smells like teen spirit", "Molly", "Pennyroyal Tea", "Lithuim" çaldık.

Sonraları herşeyine ulaşır olduk, erken ölmesi efsane olmasına elbette çok katkı sağladı. Ama bilmem ki, biraz daha kalsa mıydı?

İşte şimdi kızı Francis Bean'in yapımcılığını üstlendiği, daha önce gün yüzüne çıkmamış Kurt Cobain görüntüleriyle ve bilinmeyen 12 dk.lık akustik bir şarkısıyla "Montage of Heck" isimli belgeseli. Yukarıdaki video da 5 Mayıs'ta Amerika'da gösterime girecek belgeselin, yayınlanan ilk fragmanı.

Neşe dolu, küçük altın saçlı çocuk,


daha fazla Nirvana için diğer yazılarım:



9 Mart 2015 Pazartesi

KADINLAR YAZDILAR, HERKES OKUSUN DİYE...


K A D I N  M A R Ş I

Tecavuzcu kurtaj yaptirandan daha masumdur. 
Kadinlar is aradigi icin issizlik yuksek.
Evdeki isler yetmiyor mu?
Kizlar okuyor diye erkekleri evlendiremiyoruz.

Kadinin evden cikmasi caiz degildir.
Kadina siddet algida secicilik.
Kadin herkesin icinde kahkaha atmayacak.
Her kurtaj bir Uludere'dir.

Tecavuze ugrayan dogursun gerekirse devlet bakar.
Hamileler sokakta gezmesin...
Kadinin kariyeri annelik olmali.
Kadin evinin süsüdur...

http://www.kafekitap.com/urun/1364/kadin-sesleri


Dün Bir Kadın Gitti, 
ARZU ETİ POLAT 5
Annemin Azarlanmış Köpek Gözleri, 
AYTÜL HASALTUN 7
Kadının Şiddeti Ataları, 
BESTE YURTKAL 13
Üç Korner Bir Penaltı-Lunapark, CANDAN SELMAN 17-20
Vertigo, ÇİĞDEM KESKİNBIÇAK 21
Sarı Saçlı Güzel Bebek, ELİF KAPTANOĞLU ÖNCEL 24
Fasit, ELİF KARACA 28
Senin Ellerinde Kan Var!, EMİNE EBRU 35
27. Yüzyıl ve Sinir Dizilimleri, EZGİ DEMİR 39
İyi Çocuktu Sedat, FATMA BURÇAK 42
Gazoz Dinlenme Tesisleri, FÜSUN AYMERGEN 46
Uyanmak, H. GİZEM TAŞ 52
Salıncak, GÖZDE ARTIKASLAN 54
Adın Bir Küçük Kız Çocuğu, GÜLNAZ KIZILDAĞ 59
Bir Küçük Cinnet, GÜLRU PEKTAŞ 61
Ölü Ağıt, HÜLDA ÖKLEM SÜLOŞ 65
Üniversite Birinci Sınıfta Öğrenciydim Tıpkı Özgecan gibi, KADER SEVİNÇ 
Koyun, MELİKE ASLI ŞAHİNSOY 68
Kadın, MELİS OLÇUM 69
Şidddet, MUKADDER KAYHAN 73
Mor Yazma, MÜNİRE ÖZGENCAN 76
İnadına Şarkı Söylüyor Kadın, NESLİHAN YILDIZ 79
Göğsüme Sığmayan Acı-İlk Vuruş, ÖZLEM TÜM 81-82
Ölümün Soluğu, RAŞEL RAKELLA ASAL 86
Sahibinden Kadın Sesi, RÜYA İNCİ 97
Blokaj, SIDIKA SARPEN PABUÇCU 102
Sıradan Bir Gün, SİMGE ÜNGÖR 113
Yoktu, ŞİRİN PARKAN 120
Düpedüzülmüş Ziyan, VUSLAT ERKMEN 124
Türkiye’nin Kanayan Yarası, YAPRAK ZORLU 125
Azat-Şehre Küstüm, ZEYNEP ESRA 128-130
Şiddet Sözlüğü, AYCAN TÜRK 132 

26 Şubat 2015 Perşembe

KADIN SESLERİ ÇIKIYOR!


Sevgili Halil Gökhan'ın editörlüğünde kadınlar seslerini duyurmaya devam ediyor. Benim de bir şiirimle yer aldığım "Kadın Sesleri" Kafekültür Yayıncılıktan 8 Mart'ta Çıkıyor!




8 MART çıkış tarihi!

KADIN SESLERİ

AYCAN TÜRK - AYTÜL HASALTUN - BESTE YURTKAL - CANDAN SELMAN - ÇİĞDEM KESKİNBIÇAK - ELİF ÖNCEL - ELİF KARACA - EMİNE EBRU - EZGİ DEMİR - FÜSUN AYMERGEN - H. GİZEM TAŞ - GÖZDE ARTIKASLAN - GÜLNAZ KIZILDAĞ - GÜLRU PEKTAŞ - HÜLDA ÖKLEM SÜLOŞ - KADER SEVİNÇ - MELİKE ASLI ŞAHİNSOY - MELİS OLÇUM - MUKADDER KAYHAN - MÜNİRE ÖZGENCAN - NESLİHAN YILDIZ - ÖZLEM TÜM - RAŞEL RAKELLA ASAL - RÜYA İNCİ - SIDIKA SARPEN PABUÇCU - SİMGE ÜNGÖR - ŞİRİN PARKAN - VUSLAT ERKMEN - YAPRAK ZORLU - ZEYNEP ESRA

Öykü/Yaşantı/Yazı
Editör: Halil Gökhan
160 sayfa-KAFEKÜLTÜR YAYINCILIK
ISBN: 978-605-143-153-6
15 TL - 13,5 * 20 cm


Bu kitap keşke yazılmasaydı...

Kitap, kadınların sesleri çıkmadığı için yazıldı.
Ama KADIN SESLERİ çıksın diye de yazıldı.

Yaklaşık üç yıldır devam eden ve kadın kimliği, savaş, futbol, fuhuş ve aşk konulu derlenmiş öykülerden oluşan KADIN ÖYKÜLERİ altıncı ve son ciltle birlikte bitmişti.
Kadın yönelik şiddetin Özgecan Aslan'ın maruz kaldığı ve hayatıyla ödediği son boyutta tepkiler görülmedik bir düzeyde birleşti ve kadınların sesleri, başta kendi yaşadıkları şiddetlerin anlatımı olmak üzere bu şiddetin gerçek boyutlarını bütün toplumun algılaması bakımından bir zirve yaşandı adeta...
Sesler bitmiyor, çoğalıyor... KADIN ÖYKÜLERİ, KADIN SESLERİ'ne dönüştü yeni bir ciltle.
Daha mutlu, şeffaf, özgür, barış ve kardeşlik dolu yarınlar için...



LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...